Gülistan Doku için Adalet Komisyonu, Gülistan Doku'nun kaybedilmesinin 5. yılında İstanbul, İzmir ve Amed’de toplanarak eylem düzenledi.
Cumartesi Anneleri 1032. Hafta'da, 2025'in ilk buluşmasında iki yıl arayla İstanbul'da gözaltında kaybedilen Ayhan ve Ali Efeoğlu kardeşlerin akıbetini sordu.
Antakya Emek Ve Demokrasi Platformu, Ortadoğu'daki savaşlara, emperyalist faşist saldırganlıklara ve halkların katliamına karşı alanlardaydı.
HBDH Genel Konseyi, 2024’ün son günü “2024 Yılı Askeri-Politik Durum Değerlendirmesi”ni yayınladı. Değerlendirmeyi, haber değerinden ötürü paylaşıyoruz:
19’u çocuk 34 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın, Roboski Katliamı’nın üzerinden 13 yıl geçti.
Antakya Emek ve Demokrasi Platformu, “Bu Asgari Ücretle Yaşanmaz! Tüm Çalışanları Emeğe Kölelik Dayatanlara Karşı Birleşmeye Çağırıyoruz!” diyerek Sevsen Nevzat Şahin Ortaokulu karşısında bir araya gelerek asgari ücret zammına karşı bir basın...
Dünya Kadın Konferansı Ortadoğu Kıta Koordinasyonu (WWC), Suriye’de yaşananlara dair 24 Aralık tarihli bir açıklama yayınladı:
Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde kurulu bulunan Betek Boya'da patron sendikalaşan işçileri, “küçülme” bahanesiyle işten çıkarmaya başladı. Toplamda 88 işçinin çıkarılacağı fabrikada işten atılan işçiler 25 Aralık günü kapı önünde bekleyişe...
Adana'da Emek ve Demokrasi Güçleri, İnönü Parkı’nda bir araya gelerek asgari ücret zammı ve ekonomik krize ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Mücadele Birliği okurlarının da katıldığı eylemde basın açıklamasını Emine Esmer okudu.
İşçi Emekçi Birliği (İEB), açıklanan asgari ücreti protesto etmek için İstanbul’da Cevahir AVM önünde “Sefalete mahkûm edenlere karşı işgal, grev, direniş!” diyerek bir basın açıklaması yaptı.
Rojava’da SİHA’larla katledilen meslektaşlarını anmak isteyen gazeteciler, 21 Aralık günü Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği’nin (MKG) çağrısıyla İstanbul Şişhane’de düzenlenen basın açıklamasına...
Suriye'de beklenmedik gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. SDG, 4 gün savunduğu Minbiç'i, "ateşkes" sonrası 9 Aralık'ta terk etmişti. Böylece Minbiç, Türkiye'nin beslemesi dinci faşistlerin (haliyle TC'nin) eline geçmişti
Bu sözlerle karşıladı cumhurbaşkanı 2025 yılı boyunca işçilere ödenecek asgari ücret rakamını...
İstanbul Barosu, Suriye’de öldürülen gazetecilerle ilgili açıklama yaptı ve hakkında hızla soruşturma başlatıldı. Baro, bu soruşturmaya tepki göstererek bir açıklama yayınlayarak, “Her zaman insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunan Baromuz,...
Günün sahibi işçiler, İşçi Temsilcileri Konseyi ve Emeğin Gücü olarak “1 Mayıs Alanı Taksim’dir” pankartıyla Taksim’e doğru yürüyüşe geçti.
Günlerden 1 Mayıs... 1 Mayıs’a gidiyoruz... Sokağa çıkma yasağı, salgın, ablukalar, barikatlar... Ve Taksim’e yürüyoruz...
Bütün dünyada derinleşen kriz ve küresel salgın koşullarında dünya proletaryası 1 Mayıs’ı kutluyor. Krizin ve salgında burjuva hükümetlerin işçi düşmanı yüzlerinin açığa çıkışının etkisiyle işçi ve emekçilerin büyüyen öfkesi çeşitli ülkelerde gösterilere, grevlere, isyanlara dönüşüyor. TKEP/Leninist bu ayaklanma koşullarına dikkat çeken bir bildiri yayımladı.
Deriteks üyesi işçiler Tuzla Deri Sanayi'nde bulunan fabrikaları önünde basın açıklaması yaparak 1 Mayıs'ı kutladı. Deri ve Tekstil işçileri bugün (30 Mayıs) üç ayrı fabrika önünde eylemde 1 Mayıs'ı kutlayarak, salgın sürecine ilişkin taleplerini de yineledi.
İstanbul 1 Mayıs Platformu, Taksim’de Kazancı Yokuşu, Şişhane ve Kadıköy’de 1 Mayıs 1977, 1989, ve 1996 yıllarında 1 Mayıs’ta katledilen işçileri karanfil bırakarak andı.
Koronavirüs salgınında1 Mayıs yaklaşırken, bir çok sendikalar ve işçi örgütlenmeleri ve platformlar kent merkezleri ve İş yerleri önünde basın açıklamaları yapıyor.
İstanbul 1 Mayıs Platformu da dün İstanbul Tıp Fakültesi önünde ve Fikirtepe'de Fortis Sinanlı Şantiyesi önünde, Yenibosna'da Polen Tekstil önünde bugün ise İkitelli'de 1 Mayıs açıklamaları yaptı.
Olağanüstü bir dönemdeyiz. Kapitalizmin küresel krizi salgınla birlikte hayal etmesi güç aşamaya ulaştı. Kısacık zaman diliminde işsizlik çığ gibi büyüdü. Aç kalma korkusu, yaşamdan kovulma korkusu bir anda kabus olarak çöktü işçilerin üzerine. Yüz milyonlarca proleter sermaye hükümetleri nezdinde kendi yaşamlarının hiçbir değerinin olmadığını gördü.
Kriz, salgın ve salgının derinleştirdiği kriz... Gittikçe büyüyen bir sarmal. Burjuva iktisatçılarsa, genel olarak salgının sürmekte olan krizin üzerine geldiği gerçeğini es geçiyorlar. Onlara göre küresel salgın sonucu “ilk kez talep ve arz şoku bir arada” ve doğal olarak “ne olacağını kimse bilmiyor.”