İstiyorlar ki susalım. İstiyorlar ki hiç ses çıkarmayalım. Yokluğa, yoksulluğa, açlığa, savaşa, işgale, acılara, ölümlere karşı susalım. İnsanın insanı, insanın hayvanı, insanın doğayı sömürmesine, katletmesine ses çıkarmayalım! İstiyorlar ki tüm dünya güçlünün zayıfı ezdiği, sadece en güçlülerin hayatta kalabildiği vahşi kanunlarla yönetilsin!
İşçi ve emekçilerin eylem dalgası burjuva düzenin kıyılarını aralıksız dövüyor! Dur durak bilmeden... irili ufaklı... anlık veya uzun süreli... Her yer kaynıyor.
Bıçak sırtı bir dönemden geçiyoruz. Emperyalizmin ve siyonizmin saldırganlığı insanlığın geleceğini tehdit ederken, kapitalizmin yarattığı sorunları derinleştirmekten başka bir şey yapmıyor.
Açlık, işsizlik, katlanan zamlar, geleceksizlik, hayatlarımıza dönük türlü saldırılar, faşist baskılar, savaşlar, çocuk ve bebek ölümleri... Biz işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler için sermaye düzeni tam anlamıyla cehennem haline geldi.
Halep'ten sonra Hama da düştü. Sırada Humus mu var?
Suriye savaşında Humus’un önemi nedir. Her ne kadar Halep önemli tarihsel ve stratejik bir şehir olsa da, Suriye hükumetinin şimdiki nefes borusu Humus şehridir. Humus cephesi Suriye'nin geleceğini belirlemekle kalmıyor, Ortadoğu’daki durumu da ilgilendiriyor.