Krizden çıkmak için “acı reçete uygulamamız lazım” diyorlar, “fedakarlık” çağrıları yapıyorlar. Hep bize bu çağrılar. Zaten açlığa mahkum edilmiş olan işçi ve emekçilere!..
Aralıksız bir suikast rejimi... SİHA’larla, bombalı araçlarla, doğrudan silahlı saldırılarla siviller, politikacılar, yerel yönetim üyeleri, askeri birimler, gazeteciler... akla gelen herkes hedefte.
Artık dayanacak güç, takat kalmadı. Geri çekilecek alan, bekleyecek zaman yok! İşçi ve emekçiler her yerde harekete geçiyor.
Rakamların dili soğuktur. Toplum yaşamında en acımasız gerçekleri tüm canlılığından soyutlayarak koyar önümüze. Basit birer istatistiki veriye dönüştürür.
Oysa ne korkunç acıklı olayların, insanı isyan ettiren durumların soğuk sözcüsüdür o!
Her biri dünyayı yerinden oynatacak olay ve haberler, sanki 3. sayfa olayıymışçasına geçip gidiyor. Dünya oturmuş, neyin nükleer felaketi tetikleyeceğine dair adeta papatya falı açıyor!