Devrime iyi hazırlanmak, devrimin kendisi kadar önemlidir. Reformist siyasetler, bundan yola çıkarak, hazırlık dönemini uzattıkça uzatırlar.
Onların görüşlerinden hareket edilirse, mücadele hazırlık dönemlerinin ötesine geçmez. Çünkü, devrimle iktidarı ele geçirme, onların düşüncesinde güncel değildir; bilinmez bir geleceğin sorunudur. Doğru olan, devrimci olan, devrimi, devrime hazırlık dönemiyle bütünlüklü bir strateji olarak görmektir. Diğeri devrimden kaçıştır.
Devrimi gerçekleştirmek bize bağlı değil. Bu, öznelci bir yaklaşım olur. Devrim nesnel toplumsal gelişmenin sonucudur. Gerçekleşmesi, nesnel ve öznel koşulların bir araya gelmesine bağlı. Hazırlık dönemini istediğimiz gibi ayarlayamayız. Tarih yapmak bize bağlı olsaydı, insanlık insanca koşullara kavuşmak için bu kadar sancılı bir süreç yaşamazdı. Devrimci öznenin görevi, koşulları hızlandırmaktır. Hızlandırma eylemi gerektirir. Bu topraklarda yıllarca yaptığımız ve yapmamız gereken budur.
Gerçek devrimci hareket elli yıldan fazla bir zamandır yoğun tempolu devrimci mücadele içinde. Devrimci mücadelenin uzun soluklu olacağının bilinciyle hareket etti, fakat devrimin zaferini, olayların kendi akışına bırakmadı. Sürece örgütsel ve eylemsel müdahalede bulundu. Devrimin en imkansız gibi göründüğü koşullarda bile, devrimi başarmak için mücadele edildi. Devrimin zaferi hedefiyle yola çıkmayan bir hareket, hiçbir zaman başarıya ulaşamaz.
Şimdiye kadar, devrim zafere ulaştırılmadıysa da tamamı mücadeleyle geçen yoğun-devrimci dönem, devrim için, iktidarı ele geçirmek için iyi bir hazırlık dönemi oldu. Uzun devrim, mücadele ve eylem biçimleri yönünden zengin bir birikim yarattı. Devrime çok yönlü bir hazırlık oldu. Yalnızca devrim eğitimi açısından dahi, yeri kolay kolay doldurulamayacak bir hazırlık oldu. Bir siyasi hareket, bu denli bir hazırlığı yalnızca kendi çabalarıyla yapamaz. Bugün açısından, devrime iyi hazırlanamadık denemez. Kesin bir sonuç alana kadar daha yapılması gerekenler var fakat şimdiye kadar çok şey yapıldı. Artık sonuç almak için, zamanı oyalamayla, beklemeyle geçirmek, dinamik canlı, enerjik devrimci güçleri çürütmek demektir.
Yeni bir başkaldırı dalgası, yükseliyor. Biriken toplumsal öfkenin daha büyük ve yıkıcı gelişmelere yol vereceği çok açık. Devrimci işçiler ve proletaryanın devrimci sınıf partisi, pratikte öncü ve yönlendirici bir rol oynamalıdır.
Sınıf savaşı, tarihte itici rolünü yıllardır oynuyor. Mücadele uzun sürdü, ancak siyasi örgüt ve siyasal eylem yeteneğimiz de arttı. Bu alanda büyük bir birikime sahibiz. Fakat, edindiğimiz birikimler, sınıf mücadelesinin zaferi için yeni alanlarla pekişmeli ve zenginleşmelidir. Her eylem bize yeni yetenekler kazandırır. Giriştiğimiz eylemlerin ilk sonuçları ne olursa olsun, önemli bir sonucu edindiğimiz siyasal becerilerdir. Sınıf savaşının yetkinleştirici, çelikleştirici okulundan geçmek, bu açıdan değerlendirilmelidir. Savaşçı yetenekler, yine savaşta kazanılır. Eylemler bakımından çok zengin olan bu topraklarda, buna bağlı olarak, savaşçılık yeteneğimiz de güçleniyor. İşçi sınıfından, kadın hareketinden, gençlikten, emekçi halklardan kaynaklanan yeni bir başkaldırı dalgası yükselirken, siyasal mücadele yeteneğimizi tam da bu süreçte göstermemiz gerekiyor. Partinin öncü, yönetici ve yönlendirici bir rol oynaması, pratikte göstereceğimiz yeteneklere bağlı.
Ezilen ve sömürülenlerin eylemlerinde büyük artış ve eylemlere dayanan, eylemlerdeki artışın bir ifadesi olan devrimci yükseliş, devrim çağının bir özelliğidir. 20. yüzyılla birlikte devrimler çağına girilmiştir. Tarihin en devrimci dönemi, kendini emekçilerin sayısız eylem ve ayaklanmasıyla gösterdi. Biz geçen yüzyılın tüm toplumsal devrimlerinin geniş bilgisine sahibiz. Her devrim dönemindeki eylemlerin nicel artışı tarihe geçti. Eylemlerdeki büyük artış, devrimci durumun bir özelliğidir. Çünkü devrimci durum, başka şeylerin yanında, eylemlerde olağanüstü artış demektir. Bütün zamanların en devrimci dönemi, eylemler yönünden tarihin en zengin dönemidir. Her gün bu kadar eylemin olduğu bir yerde, kitlelerin ataletinden söz edilebilir mi? Eylemler, nesnel toplumsal olaylardan doğuyor ve bunlar kendiliğinden eylemlerdir. Aynı zamanda devrimin öznesinin bilinçli olarak gerçekleştirdiği eylemler var. Eylemlerde sergilediğimiz yetenek, devrime çok iyi bir hazırlıktır.
20. yüzyılın başından bu yana toplumsal devrimler, sadece bir ülkenin, burjuva sınıfıyla sınırlı kalmadı; dünya burjuvazisiyle de karşı karşıya geldi. Tarihte ilk kez, devrimci bir sınıfın devrimi, bir dünya sistemini karşısına alıyor. Çünkü tarih, ilk defa, gerçek anlamda dünya tarihi oldu. Kapitalizm öncesi, devrimler yapıldıkları ülkenin egemen sınıfına karşı gelişiyordu. En fazla bölgesindeki gerici devletler ittifakıyla karşı karşıya kalıyordu. 19. ve 20. yüzyılda durum tamamen değişti. İşçi sınıfının tarih sahnesine çıkmasıyla sınıf savaşının sahnesi tüm dünyadır artık.
Bu devrim tarihte ilk kez özel mülkiyeti ortadan kaldırmayı, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurmayı hedefliyor. İşçi sınıfının toplumsal devrimi bu açıdan tarihin en köklü ve en büyük devrimidir. Gerici kapitalist dünya sistemine karşı geliştiği için tüm zamanların en ileriye giden devrimidir. Toplumsal devrim tarihteki bu rolünden dolayı gerek içeride gerekse dünyada birleşik bir karşı-devrim yaratarak ilerler. Tarihin en derine giden devrimini gerçekleştiren işçi sınıfı bütün çağların en devrimci rolünü oynayan bir sınıftır. İşçi sınıfıyla burjuvazi arasındaki savaşta, iki sınıf, iki güç, iki dünya, iki dünya görüşü karşı karşıya gelir.
Proleter sınıf, her ülkede, asıl olarak burjuvaziyle ve dünya burjuvazisiyle savaşırken, aynı zamanda etkin ve geniş bir dünya proletarya dayanışmasının desteğini yanında bulur.
Nasıl ki, proletaryanın toplumsal devrimi tarihin en büyük devrimidir; bu tarihsel dönemde, gerçekleştirilen devrimci eylemlerin ve bunları gerçekleştiren yapıların da tarihte bir benzeri yoktur. Kapitalizmden sosyalizme geçiş çağı, sayısız benzersiz eylemlerle doludur. Alman emperyalizmini ve faşizmini yenerek 1945’de büyük bir zafer kazanan Sovyet halkının, Sovyet kadınının ve Sovyet ordusunun gösterdiği kahramanlığın tarihte bir örneği yoktur. Çin devriminin zafer yolunda bir kilometre taşı olan Uzun Yürüyüş’ünün tarihte emsali yoktur. Yine sosyalist Kore, Vietnam’ın devrimlerini gerçekleştirirken verdikleri büyük devrimci mücadeleleri tarih daha önce kaydetmedi. Dünyanın en güçlü ve saldırgan emperyalist gücü olan ABD’ye ve bütün emperyalist sisteme karşı, Küba Devrimi’nin 65 yıldır varlığını sürdürmesi daha önce tarihe hiç geçmemiştir. Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimi bugüne kadar tarihe geçecek devrimci değerleri yaratmıştır. Yarın bunun daha başka örneklerini göreceğiz. Çağ dönüştürücü tüm bu etkileyici örnekler, proletaryanın nasıl bir potansiyel taşıdığını ve nasıl yaratıcı yeteneğe sahip olduğunu ikna edici biçimde ortaya koyuyor.
Tarihin evrensel gelişmesi yönünde yapılan halk eylemlerinin etkisini, kendi zamanıyla sınırlamak hatalı bir yaklaşımdır. Büyük tarihsel olaylar, tarihin gidişini, yönünü etkilemiştir. 1917 Sosyalist Ekim Devrimi, bir yüzyılın tümünü etkiledi. O halde ilerici ve devrimci nitelikli eylemler, geleceğe etkisi açısından da değerlendirilmelidir. Devrimin zaferi ve toplumun devrimci dönüşümü hedefi olanlar, işçi sınıfı ve halk eylemlerini işçi sınıfının kurtuluşu, insanlığın kurtuluşu bakış açısıyla ele alırlar. Geleceğin biçimlenmesinde rolü olan, sadece eylemler değil, bu eylemleri gerçekleştiren, öncülük eden ve yönlendiren kadrolardır aynı zamanda. 1917 Ekimini gerçekleştiren aktörler sosyalizmin kuruluş dönemini de yönettiler. Çin Devrimine yön verenler, toplumdaki etkilerini yüzyılın sonlarına kadar sürdürdüler. Küba Devrimine öncülük edenler sosyalizmin kuruluş yıllarında etkin bir rol oynadılar. Aynı şey bu topraklardaki devrimci mücadele için de geçerli. Bir dönemin devrimci mücadelesini yürütenler sonraki dönemlerde de mücadelede rolleri oldu. Hedef, bugünü yıkmak ve geleceği ele geçirmektir. Birçok örneğin gösterdiği gibi, devrim öncesinde verilen devrimci mücadele ve örgütsel çalışmalar, devrime ve geleceğe iyi bir hazırlıktır.
Burjuvazi, tam da bu süreçte, mücadele devrime dönüşmeden, siyasal baskı gücünü sonuna kadar kullanıyor. Halk eylemini, bu aşamada bastırmazsa, devrim aşamasında hareketi bastırmanın daha güç olacağını biliyor. Çok iyi biliyor, çünkü toplumsal devrimlerle aynı çağda yaşıyor. Sınıf çatışması, iktidar aşamasına ilerlediğinde çok daha şiddetlenir. Burjuvazi, ne yapacaksa iş iktidara varmadan yapar. Fakat, ne yaparsa yapsın, sınıf savaşının kendi kaçınılmaz sonucuna doğru katı doğa yasası gibi ilerlemesini engelleyemiyor. Devrimin zaferini geciktirebilir ancak engelleyemez. Nihai zafer bizimdir.
İşçi sınıfı ve burjuvazi arasındaki sınıf mücadelesi tarihi, egemen sınıfın egemenliğini ve sınıf düzenini kendi gücüyle koruyamadığı zaman diğer burjuva devletlerini yardıma çağırdığını kaydetmiştir. Paris Komünü sırasında Fransız burjuvazisi savaş halinde olduğu Alman askeri güçlerini Komün’e karşı Paris’in üstüne gönderdi. 1917 Ekim Devrimini engellemesi için, Rus burjuvazisi, Alman askeri güçlerinin Petrograd’a yürümesini desteklemiştir. Çin Devrimi öncesi, Kuomüntang gericiliği, Çin’i işgal eden Japonya ile anlaşıp, kendi güçlerini, uzun yürüyüşü ezmek için yoğunlaştırmıştır. İspanya 1936 iç savaşında, Alman faşist güçleri, Franko faşist güçlerini desteklemek için, devrimci güçlerin olduğu yerleşimleri bombalamıştır. Burjuvazinin sınıf tavrı verdiğimiz örneklerle sınırlı değildir. Dünyanın herhangi bir köşesindeki proletaryanın toplumsal devrimini engellemek, dünya burjuvazisinin temel siyasetidir. Bu topraklarda süren birleşik devrim mücadelesi, karşısında her zaman dünya burjuvazisini bulmuştur. ABD ve AB, NATO, bölgedeki burjuvazi, Körfez Ülkeleri burjuvazisi ve bir bütün olarak dünya burjuvazisi, ortak hareket etmiştir. Dünya burjuva gericiliğinin tüm saldırı ve engellemelerine rağmen, devrim engellenemez bir güçle yoluna devam ediyor. Böylesi bir güç karşısında zafere ulaşan devrim, gerçekten büyük bir devrimdir.
Devrimci işçiler, devrimci halk kitleleri, yalnızca zafer hedefiyle hareket etmiyor, zafere nasıl ulaşacağını da biliyor. Devrime iyi hazırlandı. Zengin toplumsal pratiği var. Büyük hatalar yapmayacak kadar deneyimli. Devrimci savaşçılık, kitlelerin davranışına yerleşmiştir. Bugüne kadar sürdürdüğü mücadelede dersler sonuçlar çıkardı. Kısacası düşmanı yenmek için gereken çok yönlü donanıma sahip. Devrimci kitlelerin varlığı ve savaşı devrimin en büyük güvencesidir. Tarihi devrimci kitleler yapar.
C.Dağlı