Açlık, yoksulluk, işsizlik, derinleşen sefalet, geleceksizlik, olağanlaşan kitlesel gözaltı ve tutuklamalar, emperyalist saldırganlıklar, yıkım savaşları, tarifi olmayan acılar… 2025 1 Mayıs’ını dünya genelinde ve yaşadığımız topraklarda işte böylesi bir ortamda karşılıyoruz. Ancak egemenler böylesi bir tabloyu bize dayatırken, artık hiçbir şey kurguladıkları gibi gitmiyor. Sermaye egemenliği ve faşizmin her saldırısı toplumda daha güçlü mücadele etme isteği uyandırıyor.

Mart ayının sonunda başlayan ve kısa sürede ayaklanma düzeyine varan sokak eylemleri, sermaye cephesinde büyük bir panik yaratmış durumda. Ellerinde çıplak zor ve baskı dışında hiçbir aparat kalmayan dinci-faşist iktidar, kelimenin gerçek anlamında yönetemiyor; emekçi sınıflar, gençlik, kadınlar da eskisi gibi yönetilmek istemiyor, müesses nizama karşı sokakları dolduruyor.

Yüzümüzü nereye dönsek işçi eylemleri, tabanda sermayenin gerici sendikalarından kopup bir araya gelmeye çalışan işçi grupları, işçi birlikleri… Gün geliyor inşaat işçileri kule vinçlere çıkıyor, gün geliyor işçiler fabrika önlerini kapatıyor, çalıştıkları madeni işgal ediyor, sendikalarda örgütlenip sokaklara çıkıyor. İşçilerin temel talebi insanca yaşayabilmek! Sendikal hakların gasp edilmediği, ağır, esnek ve güvencesiz çalışma koşullarının ortadan kalktığı insanca bir yaşam… Bu kapitalist düzenin dayattığı sömürüye, baskıya, açlığa boyun eğmeyip insan onuruna yakışır bir şekilde, geleceğe korkmadan güvenle bakabilmek… Bu talepler toplumun tüm kesimlerinde çeşitli biçimlerde karşılık buluyor.

Sokak eylemlerine hala devam eden, cüretli bir şekilde dövüşen üniversite gençliği boykotlar örgütlerken, işçi sınıfı ile birlikte yol yürümenin, işçi grevlerinin çağrısını yapıyor. Kadınlar, Kürt halkı, ezilen tüm kesimler bu düzenden kurtulup özgürce ve insanca yaşayacağı bir dünya istiyor.

Sorunlarımız ortak, kurtuluşumuz da ortaktır. Kurtuluşumuz işçi sınıfının öncülüğünde sermaye sınıfına ve onun iktidarına karşı verilecek amansız kavgadadır, bunun adı da emeğin iktidarıdır! Bu kavganın doğru adresi de 1977 1 Mayıs’ından bu yana olduğu gibi kavgamızın meydanı Taksim’dir! İşçi sınıfının devrim meydanı Taksim her kesimin yüzünü döndüğü yerdir. Gençliğin sokağa çıktığı günden itibaren yüzünü döndüğü yer Taksim’dir, şimdi de emek cephesinin yüzü Taksim’e dönmüştür. Oyalamalara, aldatmacalara, sermayenin yalanlarına artık işçilerin karnı tok! Ne polis gazı, ne tutuklamalar ne de sermayenin işbirlikçileri sokağa çıkan milyonları durduramaz! Şimdi “Fabrikalar, Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak” şiarı ile 1 Mayıs’ta Denizlerin bayrağı altında Taksim’e yürüme zamanı!

EMEĞİN İKTİDARINI KURMAK İÇİN 1 MAYIS’TA TAKSİM’E!

YAŞASIN İŞÇİLERİN MÜCADELE BİRLİĞİ!

FABRİKALAR, TARLALAR, SİYASİ İKTİDAR HER ŞEY EMEĞİN OLACAK!

MÜCADELE BİRLİĞİ PLATFORMU