Bir kez daha ve yeniden... Uzlaşma yok! Tek kurtuluş yolu birleşik devrim!

Toplumsal barış, toplumsal uzlaşı... Boş laf, çeyrek asırdır hep aynı yavan lapa!!..

Bu gevelemeleri karda kışda yollara düşen, aylarca direniş eylemleri yapan işçilere anlatın! "Asgari ücret" adı altında tüm bir sınıfa dayatılan, tüm bir sınıfın ortalama ücreti haline getirilen, açlık sınırının bile altında kalan bir parayla "yaşamaya" mahkum edilen işçilere anlatın! Ailesiyle birlikte yaşamdan kovulan, varlığı için kelimenin gerçek anlamında savaşmaktan başka hiçbir yolu kalmayan işçilere... Sadece söylemeyi bir deneyin hele!

Kayyum sopasıyla hizaya çekilmek istenen, yaptığı seçimle dalga geçilircesine kayyumlarla karşı karşıya bırakılan Kürt yoksullarına anlatın... Mersin'de belediyeye kayyum atanmasına günlerdir sokaklarda çatışarak karşılık veren militan Kürt gençlerine anlatın. Sınırlarda bedenlerini "sınır ötesi saldırganlığa" karşı siper eden, Rojava'daki kardeşlerini çıplak bedenleriyle korumaya çalışan Kürt halkına anlatın!

Binlerce yılın tarihsel öfkesini çıkınına doldurarak toplumsal özgürlüğü için ayağa kalkan kadınlara... Her gün "koca" şiddeti ile "namus cinayeti" ile "ahlak bekçileri"nin ve "mahalle baskısı"nın dayatmaları ile "patron tacizi" ile... fabrikalarda, atölyelerde, işletmelerde en alt seviyede bile eşitliği yakalayamamış olmanın, "eşit işe eşit ücret" alamamanın "ezikliği" ile... ezcümle tüm bir hayatta "ikinci sınıf" olmanın reva görüldüğü bu cehennem ile dişe diş mücadeleye atılan, "artık yeter" diyerek başkaldıran kadınlara anlatın!

Ya da tüm geleceği elinden alınan, sahte umutları bile çalınan gençlere!..

Devletin tepesindekiler ağzından köpükler saçarak tehditler savuruyor. Sabah akşam sopa sallıyorlar Kürt halkına, işçi ve emekçilere, kadınlara... Ne "uzlaşı"sı, ne "barış"ı!

Her gün karşımızdaki çıplak gerçeklik, "hayatın realitesi" bambaşka bir şey söylerken, sosyal reformistler, uzlaşmacılar "barış ve uzlaşı"dan bahsediyor. Milyonlarca işçi ve emekçi, yoksul Kürt halkı çıplak gerçeğin anlattıklarını belleklerine kazımış durumda. Hiçbir emekçide bir beklenti, bir heyecan yaratmıyor boş hayaller. Kimse dönüp bu "hisseli harikalar kumpanyası"na metelik vermiyor.

Toplumsal gerçeklik "mücadele" diyor, "kavga" diyor, "tek yol birleşik devrim" diyor.