17 Eylül'de, Lübnan Hizbullah'ı mensuplarının kullandıkları, içine önceden patlayıcı yerleştirilmiş çağrı cihazlarının; bir gün sonra ise, yine Hizbullah mensuplarının kullandıkları telsiz cihazlarının siyonist İsrail devleti tarafından patlatılması; bu patlamalarda onlarca asker-sivil-çocuk insanın ölmesi Ortadoğu'da, ya da daha güzel ve daha doğru bir ifadeyle Batı Asya'da süren savaşı yeni bir aşamaya getirdi.
Volkswagen, bünyesinde Alman otomotiv sektörünün pek çok markasını bulunduran dev Alman tekeli, tarihinde ilk defa Almanya'daki fabrikalarından bazılarını kapatma kararı almış. Fabrikaların kapatılması kararı, yüzbinlerce işçinin işsizlikle tanışmasıyla eş anlamlı.
Tekelci sermaye sınıfı ve onun politik güçleri, “ayak takımı” dedikleri devrimin toplumsal güçlerinden korkuyorlar mı?
Sosyal reformist partilere ve onların ayak izleri üzerinden sessizce ilerleyen oportünist güçlere sorarsanız, düzen için “korkacak” bir şey yok. Burjuva cephede her şey yolunda.
Küçük Narin'in katli, katillerin hayalinden bile asla geçmeyecek sonuçlara yol açıyor. Katil kimdi gerçekte? Amca mı, bunların tuttuğu kiralık katiller mi; sorular böyle uzayıp gidiyor.
Geçtiğimiz günlerde Burkina Faso, dünyanın en büyük altın işleticilerinden biri olan İngiliz tekelinin işlettiği iki altın madenini ulusallaştırdı. Böylece 1960 sonrası “kalkınmacı” bir yönelimi benimseyen Afrikalı ulusal-devrimcilerin yolundan gittiğini gösterdi.