Eskiden emekçi kesimlerin bilinç olarak en geriden gelen kesimleri, katlanıp çoğalan sorunlardan bunalarak “yeter artık” diye isyankar bir hava tutturduklarında, “Erdoğan sesimizi duysun” derlerdi.
Böyle bir soruyla karşılaştığında, doğal olarak, insanın aklına ilk gelen şey, Ukrayna üzerinden Rusya ile NATO-ABD arasında süren savaş gelir. Üstelik, tam da bu sırada, NATO-ABD ve diğer emperyalistler faşist Ukrayna ordusunu Kursk bölgesi üzerinden Rusya topraklarına sürmüşken...
Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret.. Sömürücü sınıfın egemenliğini yıkmak için ihtiyaç duyulan cesaret şimdi emekçi sınıflarda, ezilen Kürt halkında fazlasıyla var ve üst limiti yok.
Kapitalizmin ezdiği, sürekli biçimde yok oluşa doğru sürüklediği emekçi sınıflar sanki eylem sırasına girmiş gibiler. Eylem bayrağını biri bırakınca hemen öteki sınıf ya da kesimler ellerine alıyor ve öncekinin kaldığı yerden devam ediyor.
Özel olarak asgari ücretle çalışan işçilerin; genelde tüm işçi sınıfının, emeklilerin, ücretli çalışanların, yoksul kitlelerin çığlığıdır bu. Bir sokak röportajında atılmış bir çığlık. Birleşik devrimin tüm toplumsal ordusunun durumunu dile getiren ve özetleyen bir çığlık!