< İşçi Sınıfının Bozulan Kavramları -5

Hukuk Mücadelenin Neresinde?


İş yasası, uzun yılların mücadeleleri ile yazılmıştır. İçinde işçilerin büyük fedakârlıklar ve bedellerle elde ettikleri kazanımlar da vardır, işçi sınıfının ilk dağınıklık dönemlerinde burjuvazinin kendi çıkarlarını güvence altına aldığı yasa maddeleri de… Kapitalizm var oldukça iş yasaları, sendikalar yasası gibi işçileri ilgilendiren hiçbir kazanım kalıcı olmayacaktır. Hatta on yıllarca kavga edilerek kazanılmış bir madde, bir gecede silinip gidebilir. Ancak bu durum hukuk mücadelesini küçümseyeceğimiz ya da kullanmayacağımız anlamına gelmez.

Hukuk mücadelesi günlük mücadelenin ve işçinin deneyim kazanmasının bir yoludur. Bu yolla işçi, devletin bir sınıfın temsilcisi olduğunu görür, bilince çıkarır. En ufacık bir isteğinin karşısındaki bürokrasi duvarlarına çarpar. Mücadele ve hukuk kavramlarının ufkunu görür. Yasal olan bir greve bile yapılan kuşatmayı, engelleri ve hatta saldırıları yaşayan işçilerin yaşadıkları dönüşüm, çok önemlidir. Ancak tüm bu dönüşümlerin umutsuzlukta birleşmemesi için öncü işçilere ihtiyaç vardır. İşçilerin her türlü mücadelesinde yanlarında olup, olan bitenleri onlara açıklaması, sınıf mücadelesini anlatması, bu süreçte devrimci bilinci kazanarak güçlenmesi de öncü işçilerin temel görevidir.

İşçilerin yaşadıkları sorunlarda, yasaların bu durumda ne dediğini bilmek istemeleri ve bu sınırlara göre davranmaları son derece doğal. Önlerine yasal engeller çıktığında bu durumu aşılmaz olarak görmeleri de doğal. Günlük sorunlarda izinler, ücretler, özlük haklar, kişilik hakları vb. her konuda öncü işçiler birçok soruyla muhatap olur. Öncü işçiler çalışma alanlarıyla ilgili yasaları, varsa toplu iş sözleşmesini iyi bilmek zorundadırlar. Ama bunları işçiyi var olan duruma razı etmek ya da engellerini hatırlatmak için kullanmazlar. Bunu kullananlar ancak işbirlikçi, burjuva sendikalardır. Eğer patron ya da yöneticiler bir konuda işçinin var olan bir hakkını vermiyorsa, işçi buna karşı görüşür, dilekçe yazar, dava eder, mücadele eder ya da güç dengelerine göre işinden olmamak ya da mobinge uğramamak için hiçbir şey yapmaz. İşte bu noktada mücadele araçlarına iş düşer. Çatışmayı yaratmak da işçi lehine çözmek için uğraşmak da sendikaların, komitelerin, öncülerin elindedir.

Hukuk mücadelesi sınıf mücadelesinde bize yol açabilir ya da yolu zorlaştırabilir. İşçilerin yasalardaki haklarını alamıyor olması ve her bir madde için ayrı mücadele gerektirdiği için hukuk mücadelesinin aynı zamanda güçlü bir mücadeleyle birlikte yürümesi zorunluluğu bilinmelidir. Hukuk yoluyla haklarını alacakları yanılgısına girerek ya da ikna edilerek mücadelenin bırakılması tehlikesini de barındırır. Tekstil işçilerinin eylemlerinde “Bond çantaları, ford arabalarıyla gelip işimizi de mücadelemizi de elimizden aldılar” dedikleri avukatların örnekleri az değildir. Hukukun mücadelenin önüne geçmesi ile mücadelenin bırakılması ya da mücadele ile kazanılanın hukuk desteğini bulamadığı için kaybedilmesi de mümkün.

Hukuk mücadelesinin işçilerin mücadelelerinin yanında sürmesi gerektiğini görüyoruz. Gerek var olan bir yasanın sağladığı hakkın kullanılmaması, gerek yeni bir yasa ile var olan bir hakkın elden alınması, gerekse de işçilerin olması gerekeni yasa haline getirme mücadelesi olabilir.

Hukukçuların hukuk alanındaki birikimlerini ve mücadele deneyimlerini işçilere ulaştırması ve işçilerden yana taraf olması son derece önemli. Hukukçuların hangi sınıftan yana taraf oldukları çatışma zamanlarında ortaya çıkar. Yasalar hakkındaki bilgileri işçilere mücadele ile kazanabileceklerinin önüne ket de vurabilir, işçileri bilgileri ile razı da edebilirler, mücadeleye yol da açabilirler. Aynı zamanda aydınlarının sınıf mücadelesine kazanılması açısından da bu bağ gereklidir. İşçi sınıfının kendi taraflarını seçtikleri mücadele dönemlerinde aydınların tavırları her iki taraf açısından da geleceği tayin edici özellikler taşır.

Sendikalarda çalışma yapan öncü işçilerin sendikalardan bağımsız, gerektiğinde çıkar çatışmasını ortaya çıkartacak ya da çözecek olan işyeri komitelerini oluşturmaları, tüm çalışmaların sigortasıdır. İşçilerin kendi denetimlerini hiçbir kurum ya da kişiye bırakmayacakları, kendi çıkarlarına aykırı bir durum oluştuğunda buna doğrudan müdahale edecekleri komitelerin varlığı, sendikalarda bürokratlaşmayı da mücadelenin karşı sınıfın eline geçmesine de engel olma potansiyelini taşır.

İşçi sınıfı içinde çalışma yapan öncü işçilerin, bugünün sorunlarını geleceğin çözümlerini anlatmak için bir fırsat olarak gördüklerine her geçen gün daha fazla tanık oluyoruz. Gelecek bugünün küçük çabalarının içinde doğuyor.

Temade Çınar