Suriye'de beklenmedik gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. SDG, 4 gün savunduğu Minbiç'i, "ateşkes" sonrası 9 Aralık'ta terk etmişti. Böylece Minbiç, Türkiye'nin beslemesi dinci faşistlerin (haliyle TC'nin) eline geçmişti
Minbiç'in düşmesinden sonra Türkiye ve ona bağlı çeteler Kobane’yi tehdit etmeye başladılar. Bu 10 gün içinde çeteler stratejik yer olan Tabka'ya bağlı Tışrin barajıyla birlikte Kobane ve Minbiç'i bağlayan ve Fırat'ın doğu ile batı sınırını belirleyen Kara Kozak köprüsüne saldırılarını yoğunlaştırmışlardı.
Türkiye, Süleyman Şah Türbesi’ni bahane ederek buraya yoğun hava saldırıları ve top atışları yaparken, çeteler karadan bölgeye girmeyi denediler. Yapılan her saldırı SDG ve ona bağlı güçler tarafından kırıldı.
Türkiye'nin hava desteği ile yapılan bu saldırılar DSG, YPG ve YPJ güçlerinin sert karşılık vermesiyle başarısız olmuştu. Bu durum, sahadaki dengelerin değişmesine neden oldu.
Cephede yoğun çatışmalar devam ederken, diplomasi trafiğinde yeni gelişmelerin yaşandı. Ardından 23 Aralık günü çetelerin yaptığı saldırıları kıran SDG, karşı taarruza geçerek bir çok noktadan Minbiç şehrini özgürleştirmek için harekete geçti...
SMO etiketli çetelerin yağma ve hırsızlık yapması nedeniyle, şehirde çetelere karşı tepkiler ve eylemler olmaya başlamıştı. Minbiç'te halk SMO çetelerine karşı ayaklandı. Hırsızlık ve yoğun gasp yapan çetelere karşı bazı aşiretler silahlanmaya başladı. Minbiç Askeri Meclisi ve SDG bu durumdan yararlanarak savunmadan saldırıya geçtikleri açıklaması yaparak Şehit Eziz Erap hamlesini başlattığını duyurdu.
Bu çatışmalarda Türk devleti, kendisine bağlı çetelere hava desteği sağlamadı. Bu durum, çetelerin hava desteği olmadan ne kadar disiplinsiz ve dağınık olduklarını gösteriyor. Saldırı karşısında panikleyen çetelerin çoğu silahlarını bırakıp kaçarken, SDG ve Minbiç Askeri Meclisi (MAM) kısa bir zaman içinde Minbiç kent merkezine 10 kilometre kadar yaklaştı.
Gece boyunca çatışmalar devam ederken, MAM ve ona bağlı güçler kent merkezini kuşatmaya aldılar. Aynı saatlerde Gri Spi ve Serakaniye cephelerinde de çatışmalar yoğunlaştı. Sahada çok hızlı değişikler yaşanıyor. Yalnızca cephede değil yoğun diplomasi trafiği ayrıca çatışmaların seyrini değişmesine neden oluyor.
Burada çok fazla gündem olmayan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamalarına bakmak gerekir. Sahadaki durumun "Suriye'nin iç meselesi" olduğunu ve orada "görevin SMO'ya ait olduğu"nu dile getirmişti. Eğer SMO başarısız olursa devreye gireceklerini de belirtmişti. Çetelerin bozguna uğraması sonrasında Türk devletinin devreye girme durumu hala gündemde. Bununla birlikte, bir hafta öncesine kadar sınırdaki hareketlilik, şu anda biraz yavaşlamış durumda.
Minbiç'in tekrar özgürleştirilmesi, başta Kobane olmak üzere Rojava devrimi açısından çok stratejik bir öneme sahiptir. Minbiç, yalnız Minbiç değil. Rojava'yı Fırat’ın batısına bağlayan bir ildir. İkincisi, Kobane'nin savunulması için büyük bir önemdedir. Minbiç çetelerin eline geçtikten sonra Kobane üç koldan kuşatılmış oldu. Kısa bir mesafeye dayalı bir savunma hattı vardı. Kuşatma altında olan Kobane'ye Gri Spi ve Minbiç tarafından yapılacak bir saldırı, Kobane için büyük riskler taşıyordu. Hem coğrafi açıdan, hem de savaştaki moral üstünlük açısından Kobane'nin düşmesi, Rojava devrimi açısından da çok büyük bir darbe olacaktı. Rojava devrimi kritik bir eşikten geçiyor. Böyle bir durumda son sözü gene savaşanlar söyleyecektir.
Nidal Araf