Gabon ya da Gabun. Batı Afrika'nın Güney Atlantik kıyısında, iki milyonu biraz geçen nüfusuyla bu küçük ülkenin bir sabah askeri darbeyle uyanacağını kim tahmin edebilirdi? Hiç kimse!
“Umutsuzluk yasak!” lafları, devrimci Marksizme göre değildir; böyle davrananlar kendi umutsuzluk duygularını bastırmaya çalışırlar. Devrimci Marksistler ise, genel hareketin görece sessiz dönemlerinde, yeraltı nehirleri gibi akıp duran dinamikleri görerek ve açığa çıkartarak böyle boş umut çağrılarına prim vermezler.
Evet, işler yolunda değil, sarpa sarmış vaziyette. Herkes Ukrayna-Rusya savaşı; Afrika'da özellikle ve öncelikle Fransız emperyalizmine karşı birbiri ardına ortaya çıkan “askeri darbeler” üzerine odaklanmışken, aslında tüm gelişmelerin arkasındaki gerçek tayin edici etken gözden kaçırılıyor.
Türkiye ve Kürdistan'da başını işçi sınıfı ve yoksul halk kitlelerinin çektiği yeni bir eylem dalgası gelişiyor.
Bu bir olgudur.
Suriye'de sular bir kez daha ısınırken, olaylara, gelişmelere yüzeysel bakan, gazete haberlerinden derlediklerini süsleyip-püsleyip “analiz” diye ortaya atan tayfa, “Yoksa Türkiye ABD planlarına geri mi dönüyor” sorusunu sormaya başladı.