İçinden geçmekte olduğumuz zamanlar, olağan süreçlerin on katı, yirmi katı hızda ve yoğunlukta yaşanıyor.
Böyle hızlı yaşanan süreçler ancak devrimci durumun olduğu, devrimin güncel olduğu yerlerde ve zamanlarda yaşanır, yaşanıyor. Bu zamanlarda işçi sınıfı ve öncüsünün görev ve sorumlulukları da aynı oranda artar...
Gelip geçici, devrimci olmayan genel söylemlerle bu süreç karşılanamaz. İşçi sınıfı ve öncüsü kendini ekonomik-demokratik taleplerle sınırlayarak, günün acil çözüm bekleyen sorunlarına cevap olamaz.
İşçi sınıfı ve öncüsü tüm ezilen, sömürülen, yok sayılan kesimlerin sorunlarını sahiplenmeden, bu kesimleri yanına kazanmadan daha ileri gidemez. Ancak toplumun ezilen, sömürülen dışlanan kesimlerinin sorunlarını da sahiplenerek; bu sorunların çözümü doğrultusunda mücadele ederek devrimci bir sınıf ve öncü olmayı hak eder.
İşçi sınıfı yalnızca iş yeri, iş kolu, fabrika, çalışma saati vb. vb. talepleriyle kendini daraltmaz ve sınırlamaz. Sınıf olarak amacı iktidar olmak ve bunun için mücadele olmalıdır. Aksi halde burjuva sınıf iktidarı dışında her şeyi kabul eder. Bilir ki iktidar gücü elinde olduğu sürece zayıf anında verdiği bütün tavizleri günü geldiğinde, kendini toparlamış olduğuna inandığı an bu iktidar gücüne dayanarak geri alabilecektir. Bu yüzden işçi sınıfının mücadelesinin amacı proletaryanın iktidarını kurmak olmalıdır.
İşçi sınıfı olarak bugün yaptıklarımız yapmamız gerekenlerden uzak. Leninist parti ve komünist işçiler bu doğru politika için mücadele ediyor olsalar da henüz sınıf olarak bu düzeyde olmadığımızı görmek gerekir. Zaten amaç da işçi sınıfı olarak bu düzeye ulaşma çabasıdır. Bu hedef için mücadelenin zorlukları olsa da imkansız değildir. Bugünkü ortalama bilinç düzeyini aşan politikaları savunmak, söylemek, bu hedef için mücadele etmek gerekiyor. Tüm ortalama sol ve reformist anlayışla ayrı kulvarda olmanın zorlukları olmakla birlikte bu ayrım zorunludur ve kaçınılmazdır. Önemli olan yürünecek yolun, uygulanacak politikanın doğru seçildiğini bilmektir, inanmaktır. Doğru olan her koşulda yaşamda karşılığını bulur. Bu bilinçle ortaya konan politik duruşun mucizeler yaratacağını, devrimci enerji ve devrimci coşkuyu artıracağını bilerek bu devrimci politik farkı her koşulda ortaya koymalı, bunun için inisiyatif almalıyız.
İşçi sınıfı bugünkü politik kuşatmayı ve politik çevirmeyi ancak daha inisiyatifli davranarak, yalnız kalma kaygısı gütmeden hareket ettiğinde aşacaktır. Reformist ve oportünist hareketin etkisi kırılmadan, bu hareketlerin etkin olduğu sendikal anlayış aşılmadan bu politik kuşatma aşılamaz. Hep sistem içi talepler: Faturaları ödememe, asgari ücretin iyileştirilmesi, seçimler için koparılan gürültü vb. vb. Ve bütün bunları da öncü olma iddiasıyla yapıyorlar. Sendikalar da ancak hükümete ricacı olma, sorunların çözümü için yalvaran mektuplar yazma vb vb. ile günü kurtarma peşindeler. Daha ilerici olduğu, sınıf sendikası olduğu, hatta devrimci olduğu iddiasında olan sendika yöneticileri de sanırsın istatistik kurumu. Her ay ne kadar öldüğümüz, ne kadarımızın sakat kaldığı, maaşlarımızın kaç simit alacağını açıklamaktan öte bir şey yapmıyorlar. Tamam bu açıklamalar önemli de, çare ne, bu sorunlar yaşanıyor, bundan nasıl kurtulacağız? Sorunu tespit etmek önemli de yetmez çözüm gerek, tedavi gerek. İşin bu yanına değinen yok açıklamayı yap otur.
Oysa, bugün yapılması gerekenler bunlarla sınırlı kalamaz. Burjuva sınıf ekonomik ve siyasi kriz yaşıyor, bu kriz alabildiğine derinlere inmişken bunun sonuçları her alanda somut olarak yaşanıyorken, bu politika ve taleplerin yalnızca tek bir anlamı vardır, o da sınıf uzlaşmacılığıdır. Bu, niyetten bağımsız böyledir. Reformistlerin varlık nedeni olan uzlaşmacı karakterleri her zaman olduğu gibi bugünkü süreçte işçi sınıfına zarar veriyor. Tekelci kapitalizm her alanda lime lime dökülürken, çürüme bütün kurumlarına yayılmışken uzlaşı için çabalamak, yırtık sökükle uğraşmak işçi sınıfının yararına değildir. Olsa olsa burjuva sınıfın çıkarınadır. Onun kendini toplamasına, soluklanmasına yardım etmektedir.
Böyle süreçlerde yapılacak olanlar bellidir. İşçi sınıfı ve ezilen halklara krizden kurtuluşun tek bir yolu olduğunu, bu yolun da devrimle mümkün olacağını, devrim için mücadelenin olmazsa olmaz olduğunu anlatmak bu mücadelenin nasıl olacağını, hangi araçlarla ve yöntemlerle sürdürüleceğini işçi emekçilere açık ve net bir biçimde anlatılması ve kavratılmasıyla mümkündür.
İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır. Bu eseri yaratacak yol ve araçları sınıfa kavratmak ise öncünün görevi ve sorumluluğudur. İşçi sınıfı Leninist partinin yol göstericiliğinde bu tarihi görevini yerine getirmek için ayağa kalkacak, çürümüş bu sistemi yıkacak, emeğin dünyasını kuracağız.
Özgürlük için ayağa kalkmalı inisiyatifi ele almalı ve kölelikler dünyasını yıkarak, özgürlükler dünyasını kurmak için ileri...
Arif İşçi