Dinci-faşizm her cephede köşeye sıkışmış durumda. Saldırıları güçlülükten kaynaklanmıyor. Siyasi iktidarın saldırılarını bu denli yoğunlaştırmış olmasının temel nedeni dağılan devlet aygıtını ayakta tutma çabasıdır. Onlar bunu "içinden geçmekte olduğumuz kritik süreç", "varlık yokluk sorunu " vb gibi sözlerle açıklıyorlar. Ancak şovenizmi kışkırtarak, vatan-millet-sakarya nutuklarıyla toplumun bir kesimini diğer kesimine karşı açıktan saldırılara teşvik ederek iktidarlarını korumaya çalışıyorlar.
Emperyalist kapitalist sistemin yok ettiği şeyler sadece insanlar, kentler, şehirler değil, doğa ve iklim de hasar görüyor ve dünyayı felaketler kasıp kavuruyor. Son onyılda yaşanan kasırgalar, seller, tsunami ve depremler nedeniyle köyler, kasabalar, şehirler yok oluyor, ölen veya kaybolanların sayısı binlerle ifade ediliyor, maddi kayıplar ise milyon dolarlar...
Bazı kavramlar vardır ki kimin nasıl algıladığına göre değişmez. Ve yine bazı kavramlar vardır ki egemen sınıfların çıkarları uğruna anlamından o kadar saptırılır ki, sonunda karşınızda duran şeyin ne olduğunu ‘çözebilen beri gelsin’ dersiniz. ‘Demokrasi’de olduğu gibi.
Yaz ayları devrim mücadelesi veren tüm topraklarda olduğu gibi, bizim topraklarımızda da çok sıcak. Hemen her günü, katliamlar, ölüm haberleri ile dolu. Ve devrimimizi bugün bize elle tutulacak kadar yakınlaştıran, ölümsüzleşen savaşçılarımız…
Çağımız, yeni bir toplumsal devrimler çağıdır. Bu, yeni bir topluma geçiş çağıdır. Bu çağ, 1917 Sosyalist Ekim Devrimiyle başladı. 20. yüzyıl boyunca dünyanın bir çok ülkesinde ve farklı kıtalarda gerçekleşen toplumsal devrimlerle devam etti. Günümüzde de, dünyanın bir çok köşesi devrimlere ve devrimci başkaldırılara sahne oluyor. Dünya devrimi, bir çok ülkede gerçekleşen devrimci patlamalarla ve her kıtadaki milyonlarca insanın etkin katılımıyla ilerliyor ve büyüyor. Dünya devrimi, hedefine doğru durdurulamaz bir güçle ilerliyor. Dünya burjuvazisi ne yaparsa yapsın, dünya proletaryası hedefine ulaşacaktır.