Corona virüs (Covid-19) dünyanın bir çok ülkesinde dini merkezlerden, ibadet yapılan yerlerden yayıldı. Güney Kore’de bir kiliseden çok fazla kişiye bulaşarak yayıldığı tespit edildi. Fransa’da değişik bölgelerdeki koronavirüs hastalarının nerelere gittiği araştırılınca, 1200 kişinin bir kilisede toplandığı sırada koronavirüs bulaştığı ve buradan ülkenin her yanına yayıldığı anlaşıldı.
Son zamanlarda sıklıkla sorulan bu soruyu The Economist dergisi 16 Mayıs tarihli haftalık baskısının kapağına taşımış.
Yardımlar Ve Devrim Korkusu
Koronavirüs salgınının etkili olduğu günlerde hükümet, yardım organize eden bazı belediyeleri, “terör” faaliyetinde bulunmak, “paralel devlet” gibi suçlamalarla engellemeye çalıştı. Tartışmalar büyüdü fırtınalar kopartıldı. Bu tartışmalarda asıl hedef nedir? Yardımların rolü ve işlevi nedir?
(...)
Türkiye ve Kürdistan’ı etkisi altına alan salgın hastalık, yarattığı ve ilerde daha da ortaya çıkacak sonuçlarla sınıf ilişkilerinde, iki ülkenin emekçi sınıflarının durumunda; burjuva sınıfın, faşist devletin ve dinci faşist iktidarın koşullarında büyük bir değişikliğe yol açmıştır. En özet haliyle söylemek istersek, salgınla birlikte ekonomik ve politik krizin derinleştiğini, derinleşmeye de devam ettiğini, faşist devlet ve dinci faşist iktidar saflarında keşmekeşin, dağınıklığın, ne yapacağını bilememe halinin hüküm sürdüğünü; iç çelişkilerinin keskinleşerek sürdüğünü söyleyebiliriz.
Eskiden ulema diye bir zümre varmış. Okumuş-yazmış, her şeyin danışıldığı aksakallı dedeler. Her şey onlara danışılıyor, çünkü tüm soruların cevabını verebiliyorlar. Yalnız, bu niteliklerinin dayandığı çok önemli bir detay var. Şöyle ki, bu amcalar aslında Dünya’nın bütün bilgisine sahip değiller. Fakat hangi bilgiye nasıl ulaşacaklarını, nereden bulacaklarını biliyorlar.