SAVAŞÇI İÇİN ÖZGÜRLÜK BUGÜNÜN SORUNUDUR

 

Bir savaşçının yaşamı, onun özgürleşme çabasından başka bir şeyle açıklanamaz. Özgürlük onun için soyut veya ancak gelecekte gerçekleşebilecek bir olgu değildir. Bugünün sorunudur.

Bugünün savaşçı pratiğiyle ortaya çıkması gereken, ekmek gibi su gibi bugünün bir gerekliliğidir. Savaşçı bilir ki, düne dayanarak ya da yarına güvenerek bugünü savsaklamak ve ortaya çıkacak kendiliğinden akışa razı olmak, savaşçının kendine ihanetidir. Dünde yaşatılan ya da yarına ötelenen, bugünün pratiğinde duyumsanmayan özgürlük, savaşçı için anlamsızdır. Savaşın verildiği anın adı Bugündür ve savaşçı ancak bugünde özgür olabilir.

Bugün yapılması gereken kavga bugün yapılmalı, bugün görülmesi gereken hesap bugün görülmelidir. Çünkü, tıpkı Taylan yoldaşın dediği gibi ‘Bu öyle bir yolculuktur ki, ilk kavgamız kendimizle, ilk zaferimiz kendimize karşıdır.’ Bu kavga verilmeli, bu zafer kazanılmalıdır.

Özgürleşme önce savaşçının kendine müdahalesiyle başlar. Müdahale kolektif bilinçten özümsenenin bugünde yaşama geçirilme çabasıdır. Zordur... Ama zorladıkça geliştirir. Ancak büyük bir ısrar ve bu ısrarda bitmez tükenmez bir süreklilik yakalandığında ortaya gerçek sonuçlar çıkmaya başlar. Savaşçı en zorlayıcı derinliğinden, en coşkun doruğuna kadar bugünü kucaklayabilendir.

Onların yolu özgürlüğün yoludur!

Uzun bir bekleyişten geçmişlerdi. Bıktırıcı, yıpratıcı, yorucu... Verilen görevin başlaması öylesine uzun sürmüştü ki yüksek bir kavrayışla hedefe kilitlenmeyi, başaramamış olsalar kırılmalar yaşayabilirlerdi. Ama onlar hedeflerini bir an olsun gözden yitirmeden bu uzun ve zorlu bekleyiş süresini bir avantaja çevirmeyi bildiler. Yarına kilitlenmişken dahi bugünü asla unutmadılar, ihmal etmediler. Bir yandan askeri tecrübe ve niteliklerini arttırmak için bulundukları alanda birçok pratiğin içinde yer alırken diğer yandan askeri faaliyetin kurumsal ihtiyaçları için çalışmalara giriştiler. Ve bugün en çok ihtiyacımız olan örnekleri yarattılar.

Yarattıkları örnekler derken kastettiğimiz şey kesinlikle ölümsüzlükleri değildir. Yaptıkları, kattıkları ve yarattıklarından bahsediyoruz. Çeşitli internet ortamlarında binlerce kişi tarafından izlenmiş olan hepimizin bildiği şu füze eylemi videosu... Hedefin imha görüntüsünün ardından ‘Yaşasın Halkların Mücadele Birliği’ sloganıyla sona eren o eylemde, füzeyi ateşleyen ve hedefle buluşmasına değin kontrol eden el, Taylan Demircioğlu yoldaşın elidir.

Leninist Gerilla Birlikleri’nin kullandığı çeşitli sosyal medya hesaplarında çokça kullanılmış olan bir foto var. Yoldaşlarına eğitim veren bir gerilla. Yüksek bir binada mevzilenmiş, kanasının son ayarı ile uğraşıyor. Kendinden emin ve konusuna hakim... Kobane ve Afrin de içinde olmak üzere bir çok cephede savaşmış ve her cephede düşmana darbeler vurmayı başarmış fotoğraftaki gerilla, Leninist gerillanın bu alandaki ilk temsilcisi olan Sinan Ateş yoldaştan başkası değildir.

Önlerine bakmayı hiçbir zaman unutmadılar. En zorlu en yıpratıcı dönemlerde dahi hedeflerine kilitlenmişliklerinde bir esneme olmadı. Ve tüm bu motivasyonu bugünden kopmayarak korumayı başardılar. Yarının, belki de çok daha uzak bir geleceğin temelini atmak için öne atılmış, kendilerini tereddütsüz feda etmişlerdi. Görevleri ‘bügün’ün çok ötesindeydi. Bunu biliyorlardı. Ama gözleri ufuktaki geleceğe böylesine kilitliyken bile ayaklarını bugüne basmaları gerektiğini unutmadılar. Ve yarattıkları örneklerle yolumuzu açtılar.

Yarattıklarıyla güzelleştirdikleri yaşamı, günü geldiğinde sonsuzlukla buluşturanlar, bizimle de hep bugünde buluşacaklar. Her gelen yeni günde taptaze bir umutla elimizden tutacaklar. Bu yüzden hiçbir zaman dünde kalmayacaklar. Adımladığımız yolda bizi hiç yalnız bırakmayacaklar.

Geleceğe yürüyüş bugünde başlar. Ancak bugünü yakalayanlar geleceği aydınlatan, yol açan örnekler yaratabilirler. Bugünde kendini zorlamayanın, bugünde kendini ileri mevzilerin ihtiyacına göre şekillendirmeyenin, geleceği kucaklayanların arasında adı geçmeyecektir.

Savaşçı için özgürlük bir görevdir. Bugünün görevidir. Ne dünün yiğitlenmeleriyle açıklanabilir, ne uzak geleceklerin düşlenmeleriyle. Çünkü yarın bugünde kazanılmadan, geleceği yakalamak imkansızdır. Ve özgürlük ancak bugüne cevap olan, bugünde sorulan sorulardan kaçmayan, verilecek cevaplardan korkmayan bir pratikle var edilir, somutlanabilir.

Savaşçının Özgürlüğü onun eylemidir ve savaşçı için yaşam, bütün alanları bütün süreçleriyle bir bütün olarak eylemdir. Dururken düşünürken, eğitimde ya da savaştayken, pusuda ya da zindandayken fark etmez, eylem ve eylemin her anındaki özgürlük arayışı sürer.

Mekan değişir zaman değişir ama savaşçı tüm koşullarda kendi yürüyüşünde özgürlüğü tekrar tekrar yaratmakla yükümlüdür.

Savaşçı için yarın yoktur! O yarını, hatta bütün bir geleceği bugünde yaşar. Yarını bugündeki pratiğiyle karşılar. Onun görevi ummak değil yaratmaktır. Beklemek değil, hedefe doğru yol almaktır. Onun görevi durmak değil başlamaktır, başarmaktır.

Yarın, bugünde başlamıştır. Savaş ya bugünde kazanılacak ya da kazanılamayacaktır!

Savaşçı bunun farkına varandır!

Abbas Gün