Devrimci tutsakları F tipi zindanlara hapsetmek ve devrimci iradeyi teslim alabilmek için devletin 20 zindanda eş zamanlı giriştiği katliamın üzerinden 24 yıl geçti.

Sadece zindanlardaki devrimci tutsaklara yönelik değildi bu saldırı. Dışarıda süregiden işçi emekçi eylemlerini engellemek, “toplumsal olayları bastırmak” için, zindanlara doldurulan devrimcilerle dışarıda emekçi halkların bağını kesmek asıl amaçtı.

"Asıl amaç ölüm oruçlarını bitirmek değil, devletin otoritesini sağlamaktır", “Cezaevlerine hakim olamayan sokağa hakim olamaz”, "Eğer biz cezaevlerini kontrol altına alamazsak IMF programlarını uygulayamayız" sözleriyle kendisini ele veren sermaye kamuoyuna “Hayata Dönüş Operasyonu” olarak yansıttığı Tufan Operasyonuna 19 Aralık 2000 günü sabaha karşı başladı. 20 zindana eş zamanlı yapılan saldırıda devlet, dozerlerle ve ağır silahlarla saldırdı. Aynı zamanda dışarıdaki tüm devrimci ve demokratlara da operasyonlar düzenledi. 4 gün süren bu savaşta 28 devrimci tutsak ölümsüzleşti, yüzlercesi yaralandı. Ardından F tipi zindanlarda başlayan Ölüm Oruçlarında 122 devrimci hayatını kaybetti, sayısız devrimci zorla müdahalelerle sakat kaldı.

Tutsakların “Asıl siz teslim olun” diye karşıladığı 19 Aralık katliamı ve ardından gelen Ölüm Orucu eylemi, faşizmin devrimcilere diz çöktüremeyeceğini tüm işçi ve emekçilere ilan etmiş oldu.

En ağır saldırının yaşandığı, yüzlerce ceset torbasının getirildiği Bayrampaşa'da; Murat Ördekçi, Cengiz Çalıkoparan, Ali Ateş, Mustafa Yılmaz, Fırat Tavuk, Aşur Korkmaz, Nilüfer Alcan, Şefinur Tezgel, Yazgül Güder Öztürk, Gülser Tuzcu, Seyhan Doğan, Özlem Ercan;

4 gün sürdürülen savaşımda Ümraniye'de; Ahmet İbili, Ercan Polat, Umut Gedik, Ata Akçagöz, Rıza Poyraz;

3 gün sürdürülen savaşımda Çanakkale'de; Fidan Kalşen, Fahri Sarı, Sultan Sarı, İlker Babacan;

Bursa'da; Murat Özdemir, Ali İhsan Özkan;

Çankırı'da; İrfan Ortakçı, Hasan Güngörmez;

Uşak'ta; Berrin Bıçkılar, Yasemin Cancı;

Ceyhan'da; Halil Önder ölümsüzlüğe uğurlandı...

19 Aralık katliamı zindanlardaki ilk katliam değildi, ama devletin olanca gücünü kullandığı en büyük operasyon oldu. Aradan geçen 24 senede belki zindanlarda yeni bir katliam yaşanmadı ama, devrimci tutsaklara saldırılar hız kesmeden devam etti. F tiplerini mumla aratacak nitelikteki Y tipi ve S tipi zindanlara sürgünler, infaz yakmalar, tedavilerin engellenmesi, baskın aramalar, parmaklıkların ardından “intihar etti” denilerek yahut tedavileri engellenerek çıkan cenazeler...

Saldırılar son hızla sürüyor. Yaşananlar artık günlük sıradan haberler haline gelmiş durumda. Diğer taraftan sokağa çıkan tüm kesimlere, kadınlara, gençlere, işçi ve emekçilere, Kürt halkına, Alevilere saldırıları artarak sürüyor. Yetmiyor, sınır ötesinde Rojava’ya, Başur’a yönelik saldırıları artarak sürüyor. Ama bu vahşet, bu baskı, yaratmaya çalıştıkları bu karanlık kar etmeyecek! Ne işçi ve emekçiler, devrim güçleri pes edecek ne de devrimciler zindanlarda boyun eğecek!

Bir kez daha haykırıyoruz: “Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!”