İstanbul’da İnsanca Yaşam Mitingi

İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri, “İnsanca Yaşam İçin Bu düzeni değiştireceğiz! şiarıyla bugün Kartal Meydanı'nda miting gerçekleştirdi.

İstanbul Emek ve Demokrasi Güçleri, "Savaşa, Sömürüye, Yoksulluğa Karşı Mücadelemizi Sürdüreceğiz. İnsanca Yaşam İçin Bu Düzeni Değiştireceğiz" şiarıyla miting gerçekleştirdi. Kartal Meydanı'nda yapılacak miting için Marmaray Başak Durağı'nda toplanıldı.

"İnsanca Yaşam İstiyoruz Bu Düzeni Değiştireceğiz" yazılı ana pankart pankartı ardında DİSK, KESK, TMMOB, İstanbul Tabip Odası, diğer sendikalar, aralarında Mücadele Birliği Platformu'nun da bulunduğu devrimci örgütler, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri kortej oluşturdu.

İlk arama noktasında polis Mücadele Birliği Platformu'nun flamalarındaki Deniz Gezmiş silüeti nedeniyle geçişini engellemeye çalıştı. Polis bazı gazete ve bildirilerin geçişine de bahaneler bulunmaya çalıştı. Mitinge katılanların kararlılığıyla polisin engelleme çabası boşa düşürüldü.

Marmaray Başak Durağı'nda “İnsanca Yaşam İstiyoruz! Bu düzeni Değiştireceğiz!” ana pankartının arkasında DİSK “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz!” ve KESK “Savaş değil Barış, Kayyım Değil Demokrasi! Sermaye İçin Değil Emekçi İçin Halk Bütçesi İstiyoruz!” yazılı pankartlar açıldı. Mücadele Birliği Platformu, "İstanbul Emek Barış Ve Demokrasi Güçleri İle Birlikte Sınırsız, Sınıfsız, Sömürüsüz, Savaşsız Bir Dünyayı Sokakta Kazanacağız" pankartıyla kortejde yerini aldı. Kürt halkı devrimle özgürleşecek", "Yaşasın Hakların Mücadele Birliği", "Fabrikalar Tarlalar, Siyasi İktidar Her Şey Emeğin Olacak", "Yaşasın İşçilerin Mücadele Birliği" sloganları atılarak savaşlardan, sömürüden, işsizlik, açlık ve yoksulluktan, Kürt halkına, kadınlara, işçilere, gençlere yönelik saldırılardan ancak bir devrimle, demokratik halk iktidarını kurarak kurtulabiliriz" denildi.

Kitle "İnsanca yaşamak istiyoruz", "Savaşa Değil Emekçiye Bütçe","Çalışırken Ölmek İstemiyoruz", "Kayyumlar Gidecek Biz Kalacağız", "Katil ABD Orta Doğu'dan Defol", "Bijî Berxwedana Rojava", "Genel Grev Genel Direniş", "Yaşasın Devrim Yaşasın Sosyalizm", "Yaşasın Rojava Devrimimiz", "Jin, Jiyan, Azadî", "Bijî Berxwedana Karkeran" sloganları atılarak Kartal Meydanı'na yüründü... Kortej aalana girerken ortak metin de okunmaya başlandı.

Meydana girerken polis Köz'ün "Kürtlere Özgürlük Ortadoğu'da Barış" yazılı pankartını alana almak istemedi. Bir süre yaşanan tartışmanın ardından alana girildi. Mitingde Türkçe ve Kürtçe ortak açıklamayı Nilay Kuş ve Saliha Bahadır okudu.

Ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasal tüm hakların, emekçilerin işlerinin ücretlerinin saldırı altında olduğu, kamunun sağladığı ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetlerinin, seçme seçilme hakkı saldırı altında olduğu ifade edilen açıklamada, kadınların şiddet görmeden, öldürülmeden yaşama haklarına, halkların eşit ve barış içinde yaşama iradelerine saldrıların devam ettiği vurgulandı.

Emeğiyle geçinmek zorunda olanlar yüksek enflasyon altında ezildiği, Orta Vadeli Plan ile emekçilerin daha fazla yoksulluğa mahkum edilmek istendiği belirtilerek "İktidara sesleniyoruz, ekonomik gidişatla ilgili yalanlarınız nafile. İşçi emekçiler hak ettiklerini alana kadar mücadelemiz sürecek" denildi.

Ekonomi bakanı Şimşek'in "vergiyi tabana yayma" planının emekçilerin elinde kalan beş kuruşa el konulması; patronların, yandaşların ise bir vergi cennetinde yaşaması demek olduğu belirilerek "Geçtiğimiz yıl sermayenin 2,1 milyar liralık vergisini almaktan vazgeçenler, bir emekçinin ücretinin ortalama üçte birine vergilerle el koyuyor" denildi. İşçi ve emekçinin ödediği vergiler artırılırken patronların vergilerinin affedildiği, kamu hizmetlerine ayrılan pay her yıl düşerken faiz ödemelerine, savaş hazırlıklarına ayrılan payın rekorlar kırdığı, eğitimde ve sağlıkta özelleştirmelerle halkın eğitim ve sağlık hakkının gasp edildiği ifade edilen açıklamada, "Sarayın bütçesinin emekçiye daha çok yükün, zenginlere ise daha çok kıyağın bütçesidir. Tasarruf adı altında çöpleri bile toplanmayan okulların; malzemesiz, doktorsuz hastanelerin bütçesidir. Sarayın bütçesine karşı halkın bütçesi demeye devam edeceğiz. Bir avuç kişinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlara karşı mücadelemizi büyüteceğiz" denildi.

Hukuksuz soruşturmaların, davaların kayyım atamalarına bahane edilerek Belediye meclislerinin işleyişinin engellendiği, atanan kayyımların ilk icraatinin halka karşı belediyelerin etrafını beton bloklarla kapamak olduğu, kayyımlarla rantın, şaibeli ihaleleri önünü açtığı,, emekçilerin işten atıldığı, kadınlara, gençlere yönelik hizmetlerin durdurulduğu belirtilerek "Kayyımlar dahil olmak üzere hiç kimse halk iradesinin karşısında duramaz. Kayyımlar gidecek, biz kalacağız" denildi.

Ortadoğu’da yıllardır dökülen kanın sorumlularının yine savaşın ve katliamların önünü açmaya hazırlandığı, siyasi iktidarın cihatçı çetelerle bu plana dahil olduğu ve Suriye başta olmak üzere tüm bölgede yayılmacı politikalarını Ortadoğu halklarının kanı pahasına emperyalizmin çıkarlarına uygun olarak uygulamaya çalıştığı ifade edilerek "Savaşları, katliamları durdurmak için, emperyalist kapitalist düzen ve onun işbirlikçilerine yönelik mücadelemizden asla geri adım atmayacağız. Barışta ısrar edeceğiz. Bu topraklarda eşit ve kardeşçe, barış içinde bir geleceği kazanacağız" denildi.

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri olarak daha iyi yarınlar için mücadelenin her alanda sürdürüleceği vurgulanan açıklamada "Hiçbir baskı bizleri yolumuzdan döndüremeyecek. Hep birlikte direneceğiz, hep birlikte kazanacağız" denildi. Basın açıklamasının ardından grevdeki TKIS Blinds işçilerinden Batuhan Göldağ kürsüye davet edildi.

Gökdağ, TEKSİF'e üye olmalarının ardından 10 işçinin işten atıldığını, 45 gündür direndiklerini belirterek, işten atılan 10 işçinin geri alınması ve yetki alan sendikalarıyla toplu sözleşme masasına oturulması için mücadele ettiklerini söyleyen Göldağ, dayanışma çağrısında bulundu.

Birleşik Metal-İş Sendikasına üye Tarkett işçileri "Yaşasın onurlu mücadelemiz" pankartıyla sahneye geldi. Tarkett işçileri adına konuşan Selman Sakarya, sendikaya üye olmalarının ardından yetki sürecinin yıllarca sürdüğünü, patronu toplu sözleşme masasına oturttuklarını fakat talepleri kabul edilmediği için greve çıktıklarını aktardı. Tuzla Deri Organize Yan Sanayi Bölgesindeki fabrika önünde 82 gündür mücadele ettiklerini söyleyen Sakarya, grevlerinin kazanımla sonuçlanması için işçi ve emekçilerin desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti.

Son olarak direnişlerinin 140'ıncı gününde Ankara'ya yürümek isteyen ve iki gündür Çatalca Adliyesi önünde polis saldırısıyla karşılaşan Polonez işçileri adına Onur Bayar ve Yasemin Sayım sahneye geldi. Sendikalı oldukları için işten atılan ve direniş sürecinde sürekli devletin tüm kurumlarının baskısı ve polisin şiddetiyle karşılaştıklarını belirten işçiler iki gündür de polis tarafından Anayasal Hak Yürüyüşünün engellendiğini belirterek, polisi baskısına ve engeline karşı birlikte yürüme çağrısında bulundu. CHP adına yapılan konuşmada Esenyurt’taki kayyım saldırısı hatırlatılarak, kayyım atanmasaydı yapılacaklar işler aktarılarak tüm bu hizmetlerin yapılmasının da engellendiği vurgulandı.

Ovacık Belediyesi’nde yerine kayyım atanan Mustafa Sarıgül ve ardından Halfeti Belediyesi’nde yerine kayyım atanan Mehmet Karayılan söz aldı. Kayyım saldırılarının kesintisiz sürdüğüne dikkat çekilerek “Türkiye’deki darbelerin tek varisi bu hükümettir. Kayyım atamaları bu iktidarın yönetim biçimidir" denilerek kayyımlara karşı mücadelenin süreceği ifade edildi.

Ardından Hevean Müzik Grubu sahneye davet edildi. Müzik grubundan bir arkadaşlarının 42 gün önce ev baskınında gözaltına alınıp tutuklandığı belirtilerek “Şarkılarımızı söylemeye devam edeceğiz” denildi.

Miting müzik grubunun söylediği parçalar eşliğinde halaylarla ve sloganlarla sona erdi.