Evvel Temmuz, Miladi Takvim’e göre Temmuz ayının 14’ü, Rumi Takvim’e göre ayın 1’i oluyor. “Bir” Arapçada “evvel” diye ifade ediliyor.
Bu nedenle 14 Temmuz, Türkiye’de yaşayan Arap Alevilerin inanışlarına göre “Evvel Temmuz” olarak kabul ediliyor. Tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzandığı söylenen Evvel Temmuz, çok tanrılı dinler döneminde hasadın yapıldığı ve bir sonraki hasat döneminin bereketli geçmesi için bereket tanrısı Temmuz’a kurbanların adandığı gün.
Antakya'da yaşayan Arap Alevilerin gelenek, görenek ve kültürünü yaşatmak için her yıl düzenlenen festivalle, bu kültürü geleceğe aktarmak için mücadeleler veriliyor. Festivallerde hem Arap Alevilerin kültürü yaşatmak, hem de siyasi politik mücadeleler üzerine çeşitli etkinlikler yapılıyor.
2021 yılı ile birlikte 21.Evvel Temmuz Festivali yapıldı. Pandemi nedeniyle ilk başvuruda izin verilmeyen festivalin daha sonra yapılan ikinci başvuruda yapılması kabul edildi ve 10 gün kala halka duyurusu yapıldı. Geçen yıllardaki festivaller dört günlük sürece yayılırken, bu yılki program üç gün olarak belirlendi. Mücadele Birliği Platformu olarak bizler de her yıl olduğu gibi stantlarımızla festivale katıldık.
12 Temmuz'da İstanbul Sözleşmesi ve Kadın Mücadelesi adlı panel yapıldı. Panele HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Mor Dayanışma’dan Cemile Baklacı, Kadın Emeği Kolektifinden Özge Göncü katıldı. Emekçi Kadınlar olarak katıldığımız bu panelde, kadın sorununun tarihine inerek bu mücadelenin uzun yıllardır yürütüldüğü söylendi. Kadın sorununun AKP döneminde değil, çok öncesinden başladığı, ama AKP'nin iktidara gelmesiyle ve hiçbir zaman kadın haklarını savunan adımlar atmamasıyla arttığına değinildi.
İstanbul Sözleşmesinin feshini kabul etmediklerini, sözleşmenin imzalanmasından bu yana hiç uygulanmadığı, bu yüzden de kadın cinayetlerinin sürekli arttığı ve sözleşmenin feshiyle de artmaya devam ettiği hakkında konuşmalarını yaptılar.
Emekçi Kadınlar olarak onlara kadınların ancak sınıfsız bir toplumda kurtulacağını, yaşadığımız düzen içerisinde kadınların konumunun her zaman geri planda olacağını açıkladıktan sonra, yapılacak hiçbir reformun ya da çıkarılacak hiçbir yasanın kadınları sömürüden asla korumayacağını belirterek panelistlere kadın sorununa nasıl bir çözüm ortaya koyduklarını sorduk. Kadın sorununun çözümünü bireylerin kendi gelişimine bağlayarak bu sorunun adım adım çözüleceğini iddia ettiler.
Barışçıl ve mülkiyetsiz bir toplum istediklerini söyleseler de, feminist bir bakış açısıyla baktıkları için, bu toplumun ancak ve ancak devrimle kurulabileceğini kabul etmiyorlar. Ama onlara da söylediğimiz gibi, "Kapitalist düzen içerisinde kadınlar ezilmeye mahkumdur. Bu yüzden mücadelemiz basit birkaç yasayı uygulattırmaktan ibaret olmamalı. Biz kadınlar olarak baskılardan ve sömürüden kurtulmak için faşist devlete ve tüm aygıtlarına karşı bir olarak savaşmalı ve asla vazgeçmemeliyiz." sözlerimizle panel son buldu.
Panel sonrasında Ali İsmail Korkmaz festival alanında akşam programında Cevdet Bağca sahne alarak Samandağ halkıyla buluştu.
13 Temmuz günü Türkiye Siyaseti ve Demokratik Zeminin İnşası adlı panelle ikinci günün programı başladı. Panele HDP Milletvekili Tülay Hatimoğulları, TİP Milletvekili Barış Atay, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır katıldı.
Konuşmaların geneli; meclis içerisinde AKP ve MHP dışında önerilen hiçbir şeyin onaylanmadığı, sadece onların önerilerinin geçtiği bir nokto olduklarını dile getirerek meclisin fiili olarak feshedildiğini ifade ettiler. Bunun için gelecek seçimlere daha iyi hazırlanmak gerektiğini söylendi. Yeni anayasa çalışmalarının muhalefet partilerinin taslaklarının bitmek üzere olduğunu ve önümüzdeki dönemde açıklama yapılacağını ifade ettiler.
Bizler de panele kendi görüşlerimizi şu şekilde sunduk; 'İki parti dışında meclisin içerisinde bir faaliyet yürütülmüyor ve meclis fiilen feshedilmişse, emekçileri seçimlere yönlendirmemek gerekiyor. Burjuva anayasaları, siyasal iktidarı ve onların yanında saf tutan burjuvaziyi korumakla yazılan bir belgedir. Yapılacak anayasa emekçilere ne vaat edecek. Biz demokrasinin, emekçiler için yapılacak anayasanın siyasal iktidarın kökten değişmesiyle geleceğini söylüyoruz. Ve bunu halkların birleşik mücadelesi ile yaşanabileceğini savunuyoruz.' denildi.
Akşam yapılan konserde yerel sanatçılara yer verildi.
Festivalin son günü olan 14 Temmuz'da ise; Siyasal İktidarın Sağlık, Eğitim Politikaları ve Mücadele Olanakları panelinde konuşmacılar olarak, Emep Başkanı Ercüment Akdeniz, KESK Eş Başkanı Şükran Kaplan Yeşil, TTB 2.Başkanı Doç.Dr. Ali İhsan Ökten yer aldı.
Eğitim alanında politikalarına yer verilen panelde Şükran Kaplan, "AKP’nin eğitim politikalarını 3 başlıkta değerlendirmek gerekiyor. Eğitimde özelleştirmelerin başladığı birinci dönem, ikinci dönemde kindar ve dindar nesil yetiştirme, üçüncü dönemde ise laiklikle hesaplaşma sürecine tanıklık ettik. Bizler bilimsel, demokratik, anadilde eğitimi savunmayı devam edeceğiz” dedi.
Sağlık alanında ise; Ökten, iktidarın sağlık politikalarını ‘sağlıkta dönüşüm sistemi’ ile başladığını vurgulayarak, “Bu kararlar 1980 24 Ocak kararlarına dayanır. Son yıllarda ‘sağlıkta başarı’ hikayesi gerçeği yansıtmamaktadır. Verilere baktığımızda sağlığa erişimde uçurumlar oluştuğunu görebiliriz. Sağlık Bakanlığının pandemi sürecini yanlış yönetmekte ve aşılama sürecinde de benzer bir süreç yaşanmaya devam ediyor. Toplumun %70’i aşılanması gerekirken, bugün ancak %20’si aşılanmıştır. Bu hedefe ulaşmadığımız sürece yeni pikler kaçınılmaz olacaktır” ifadelerini kullanarak sağlık bakanın istifasını istedi. Panel soru cevap kısmı ile son buldu.
Son konserde sahne yerel sanatçıların ardından İlkay Akkaya'ya bırakılarak festival son buldu.
Mücadele Birliği Platformu/Antakya