Gerekli tüm ön koşulları kapitalizm tarafından hazırlanan ve küresel ölçekte insanlığa çok ağır bedeller ödeten pandemi, bilimsel veriler aksini gösteriyor olsa da, tatlı karlarını insan hayatından daha öne koyan burjuvazi tarafından dünya ölçeğinde “bitiriliyor!”...

Tüm canlı formlara düşman ve her türden insani değerden uzak olan bu sınıfın şu anki en hoyrat ve en rezil temsilcilerinden biri ABD başkanı, bu durumu açık bir şekilde ifade etmekten hiç çekinmedi ve ekonominin insan yaşamından daha önemli olduğunu söyledi. Evet kelimesi kelimesine böyle demedi, ama kelimesi kelimesine sadece bunu kastetti ve tüm dünya emekçileri de aynen bunu böyle anladı. Fakat bu sözler insanlarda bir şok etkisi yaratmadı, çünkü zaten bunun bilincindeydiler; bu katilin söylediği şey olsa olsa sadece bir itiraf olabilirdi ve emin olalım ki insanlar bu itirafı, işlenen suçun delili olarak çoktan kayıtlara geçti.

Onlar, dünyanın bütün emekçileri, pandemi sürecinin başından beri her gün binlerce kardeşlerinin katledilişini izliyor ve her gün bundan yeni politik sonuçlar çıkarıyor. Çıkardıkları bu sonucu aldıkları bu dersi şu şekilde özetlemek kesinlikte abartı olmayacaktır; ya kapitalizm yaşayacak ve bizi öldürmeye devam edecek ya da biz yaşayacak ve kapitalizmi öldüreceğiz! Durum eğer böyle olmasaydı, altı aydır hiç susmayan marş olmazdı Çav Bella...

Milyarlarca emekçinin “normale dönüş” konusunda politik bakış açısı bu kadar netken yine de onları işe dönmeye, çalışmaya mecbur eden kahrolası bir nedenleri var. Bu neden işe gidip hayatlarını riske etmekle, gitmeyerek kendisi ve sevdiklerinin açlıktan ölmesini göze almak arasındaki tercihtir. Bu şartlarda elbette mecburen işe gidecekleri ortada. Ancak bu pandemi süreci her şey gibi onları da değiştirdi. Hiç biri pandemi öncesinin emekçisi olarak işe başlamayacak. Artık kapitalist sisteme dair düşmanca fikirleri hatta nesnel açık seçik kararları var. Yani çalışacaklar çalışmasına da, işe de gidecekler gitmesine de, çocuklarını okula da yollayacaklar yollamasına da ama öncesi gibi değil! Hiç biri yaşanan bunca şeye rağmen eskisi gibi olmayacak ve hiç biri hiçbir şeyi unutmayacak.

Babaları, anneleri huzurevlerinde ve apartman dairelerinde ölüme terk edilen İspanyol ve İtalyan emekçileri eskisi gibi olabilir mi? Kız kardeşi Covid nedeniyle yanı başında çırpına çırpına ölen ABD’li siyahi kadın eskisi olabilir mi? Mesai arkadaşları; 33 yaşındaki Hasan Oğuz’un işbaşında Covid 19 nedeniyle hayatını kaybettiğini gördükten sonra eskisi gibi olabilir mi? Başka ülkelere şov yapılmak maksadıyla uçaklar dolusu maske gönderilirken, evlerine hapsedilen milyonlarca insan bir maske dahi bulamadığını ve üç kuruşa nasıl muhtaç bırakıldığını, adeta dilenci muamelesi gördüklerini unutabilir mi? Yaşayan, soluk alıp veren sol yanında çarpan yaşam ateşimiz, Central Park’a kurulan seyyar morgları, sokaklarda çürümeye terk edilen emekçi kardeşlerimizin bedenlerini, hastaları için çırpınırken can veren vefalı, dürüst sağlık emekçilerini unutabilir mi? Unutamayız. Çünkü unutmak artık bir seçenek değil. Bugün yaşayan her emekçi paraya kurban edildiğine şahit oldu. Hayatta kalanlar emekçi katliamının hem kurbanı hem de tanığıdır! Artık geriye kalan seçenek unutmak değil, hesap sormaktır. Şüphesiz, bu hesap sorulacak ve emekçilerin “normale dönüşü” böyle olacak. Kısacası şu an kıyametleri koparmıyorlarsa bu sadece en büyüğünü ve en sonuncusunu koparmaya hazırlandıkları içindir. Gettolarda, favelalarda, banliyölerde, varoşlarda, isimleri değişse de dünyanın her yanındaki kulübelerde işlenen on binlerce cinayetin duruşması yerle bir edilen sarayların yıkıntıları üstünde olacak. Çünkü kurbanlar hesap sormaya başladığında tek tanık tarihtir ve tek yargıçta kendileri olacak. Bu nedenle de, bu davaların sonucu bellidir; merhamet, evet ama bağışlama asla!

Şüphesiz ki bu söylediklerimize pandemi öncesi durumu da eklemek gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi; dünyayı saran bir başkaldırı-devrim dalgası vardı ve pandemi nedeniyle bu başkaldırıya “ara” verilmişti. Şimdi “normale dönüş!” başladı. Peki normal neydi? Ayaklanmış bir dünya dolusu emekçi. Normal, yıkılan iktidarlar; devrilen diktatörler. Normal, isyan ateşiyle kızıl gelinciklerle süslenmiş bahar misali sokaklar. İşte esasen dönülen normal budur. Dönülen şey, cellat burjuva hükümetlerin sandığı gibi maskesini takıp evden işe, işten eve gidip gelen uysal kölelerle dolu bir dünya değil. Hiçbir şey onların bencil ve iğrenç hayalleri gibi olmayacak.

Bu ham kafalar şimdi şöyle düşünüyor; işler ters giderse yine sokağa çıkma yasağı ilan eder her türlü kitle eyleminin önünü keseriz. Fakat durumun hiç de böyle olmayacağını emekçiler şimdiden gösterdi. Örneğin Fransız hükümetinin ağzından “normale dönüş” sözü çıkar çıkmaz; Fransız emekçisi derhal sarı yeleklerini giyerek bir çok şehirde sokağa indi, maskelerini takarak polisle aralarına ateşten bir bariyerde kurarak sosyal mesafeye de uydular! Hükümet lideri Macron da pandemi öncesi normaline dönerek koşup Elise Sarayına kapandı. Benzer gelişmelere Ortadoğu ve Latin Amerika’da da şahit oluyoruz. Devamı da gelecek, normale, başkaldırıya dönüş başladı!

Şüphesiz ki bu normale dönüş bay burjuvazinin hayli canını yakacak ve pandemi öncesini ona mumla aratacak. Örneğin, İspanya, İtalya, İngiltere, ABD ya da herhangi bir kapitalist ülkede o kızılca kıyamet koparsa buna kim şaşırabilir ki? Hiç kimse. Bu kızılca kıyametler, doktor yerine yandaşlarına şehir hastaneleri dağıtan, pandemiye rağmen sağlık hizmetlerini daha çok özelleştiren, ihtiyaç olduğu halde yetişmiş sağlık emekçilerini göreve atamayan ve hala her bir kuruşu betona yatıran bir devleti “teğet” geçecek mi; yoksa temelinden tutup toz yığınına çevirip yepyeni bir hayatın temellerini atacak mı?

Cevap çok açık, aylardır inatla ve umutla boşuna söylenmiyor Çavbella. Hatırlatalım bir kez daha bu marşın en güzel bölümünü: “Güneş doğacak! / Açacak çiçek /… Gelip geçenler diyecek merhaba / Merhaba ey kızıl çiçek!”

Şimdi, hayat bu kızıl çiçeğin açılacağı ana hazırlanıyor. Bu kez bu koca dünyamız, yek pare bir kızıl çiçek bahçesine dönüşecek, dönüştürülecek, dönüştüreceğiz.

Emekçiler ağır pandemi günlerini atlatıyor. Pandemiyle gelen ölümü yendiler sıra pandemiyi yaratan kapitalizmi yok etmeye geldi. Zira yeni bir pandemiyi önlemenin yegane yolu bu. Çünkü ancak böyle açabilir Çavbella’nın kızıl çiçeği. Çünkü ancak böyle diyebiliriz, “merhaba ey kızıl çiçek!” Diyeceğiz de!

Ve çünkü

Verilmiş sözler var bütün iklimlerde. Nazi faşizmine karşı o büyük savaşı veren Avrupalı komünist gerillalar ve torunları yarım kalanın bilincinde. Fransız ve İtalyan partizanlar makilerin dibinde sadece Hitler’i yenmek için savaşarak ölmediler, hala orada hala yüreklerdedir komünist bir dünya kurma ideali. Bavyera’da vurulandan Madrit’te çarpışa çarpışa ölen; Yunanistan’da Haydari Kampı’nda kurşuna dizilenlerden, 6 Mayıs’ın Ankarası’nda darağacını zafer yolu yapanlara; Bolivya dağlarında can verenlerden, Sur’da dövüşenlere; Amerika’nın Kara Panterlerinden, Filistin’in küçük generallerine, boşuna değildi hiçbiri ve hiçbirinin düşü yarım kalmayacak.

Şimdi düşleri tamamlama zamanı!

Düşünü gerçekleştireceğiz Hasan Oğuz yoldaş!

Kenan Kızıl